4. güç gitti 5. güç mü geliyor?
17. yüzyıldan başlayarak yazılı basın alanında meydana gelen gelişmeler daha
sonraları basının 4. güç olarak kabul edilmesiyle sonuçlanmıştı. Basın özgürlüğü
sadece gazetecinin kendini ifade edebilme özgürlüğü değil, aynı zamanda halkın
haber alma özgürlüğü anlamı taşıyordu.
90’lı yılların başlarında ise, özel televizyonlar ve radyoların hayatımıza girmesiyle
birlikte ‘Basın’ kavramı, ‘Medya’ olarak adlandırılmaya başladı doğal olarak…
Ya şimdi….
Oraya da geleceğiz tabi…
Teknolojinin hızla gelişmesi ve insan hayatıyla eş değer olmasıyla birlikte her yeni güne yeni
bir icat, buluş ve gelişmelerle uyanmaya başladık.
O kadar hızlı gelişti ve büyüdü ki; insanoğlu gelişmelere yetişemez daha doğrusu akıl
erdiremez hale geldi.
Bilgisayarın hızla her alana girmesi, cep telefonlarının daha da modernleşmesi ve internetin
de vazgeçilmez bir olgu olması birçok alanda işlerin kolaylaşmasına sebep olurken, zaman
kavramını da adete ‘yok’ hale getirdi.
Doğru-yanlış bilgiye, kimin ölüp, kimin evlendiğine, dünyaya gelenden, ne yenilip ne
içileceğine, nereye gidileceğine hatta kimin nerede eğlendiğine kadar her şeyi canlı yayınlarla
ve bir ‘tıkla’ öğrenebilir hale geldik.
Bazen öyle abartıldı ki; son günlerde haberlere konu olan ‘Fenomen’ denilen kişilerin ne
haltlar yediklerine, kendilerini çekip milyonlarca kişiye oynayanları, göbek atanları bile izler
hale geldik…
Mesleğimiz açısından da bu gelişmeler oldukça önemliydi tabii..
Eskiler, bizim olduğumuzdan daha çok zorluk çektiler.
O zorlukları bizim kuşak yaşa da, bizlerin teknolojiye ayak uydurmamız çok da zor
olmadı.
Yeni nesil muhabirler- gazeteciler ise, bilgisayar ve internetle dünyaya geldikleri için(!)
onların mesleğe bakış açıları gazetecilikten ziyade sosyal medya üzerinde oluştu.
Yaptığı haberi, çalıştığı kurumun gazete-tv ya da internet haber sitesinden öte kendi
ismiyle kullandığı hesaplardan duyurmaya-yaymaya başladı.
Neden diye sorduğumuzda da ‘Ben daha çok okunuyorum’ cevabı ile karşılaştık…
Yaşanan bu hızlı değişim kaçınılmaz bir hal aldı ve almaya devam edecek gibi de
görünüyor.
Bunun sonu nereye varacak kestirmek çok zor.
Yapacak bir şey de yok zaten.
Sosyal Platform gelişti büyüdü yemek yeme, çay-kahve içmek gibi hayatın tamamen
içinde yer almaya başladı.
4. gücün adı önceleri ‘Basın’, sonrasında ‘Medya’ şimdilerde ise Sosyal Platform
oldu dersek herhalde yanlış bir şey dememiş oluruz…
Gazetenin, radyonun, televizyonun ve diğer kitlesel medya türlerinin ortaya çıkması
ve yükselişi, çoğulcu-demokratik süreçlerin merkezinde yer alan bağımsız bir kurum
olarak “dördüncü gücün” gelişmesine olanak sağlamıştı
Ancak bugün, medyanın iktidar ile iç içe geçmesi, yurttaşların dördüncü gücün işlevini
yerine getirip getirmediğini sorgulamasına da neden oldu.
Ülkeyi yönetenlerin birçok açıklamalarını sosyal platform üzerinden yapmaları, hatta
istifa (görevden af isteme) edenlerin ya da yeni görevlendirmelerin bile bu tür
platformlar üzenden yapıldığına şahit olmak ve bu yaşananları bu gelişmeleri
gördükten sonra, yirmi birinci yüzyılın başlarından itibaren ayrılmaz bir parça olan
teknoloji-internet- sosyal platform acaba “5. Güç mü olmak üzeredir?” diye
düşünmemiz herhalde garipsenecek bir durum değildir.
Acayip bir potansiyele sahip olan teknoloji ve internet, 4. gücü alt edip, 5. güç olma
yolunda mı ilerlemektedir?
Bekleyip göreceğiz.
Bakalım kalan hayatımızda ne gibi değişikliklere şahitlik edeceğiz…
Murat DÖNMEZ
Konya Provincial Representative
KGK CPA (Central Anatolia) Vice President