Bayram değil, mücadele günü!

01.02.2022

Savaş Çokduygulu – KGK Genel Başkan Yardımcısı

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, her yıl çeşitli meslek örgütleri tarafından kutlanmaktadır.

Geçmiş yıllarda Bayram olarak kutlanırdı ama artık bayramın çok uzağındayız. 10 Ocak’lar bayram olmaktan çıktı, mücadele günü oldu. Mesleki sorunlarımız her geçen gün artıyor ve içinden çıkılmaz hale geliyor. Özgür basının hayat damarları kesilmemeli, sesi kısılmamalı. Karanlıktan korkar gibi Özgür Basın’dan korkuluyor.

Oysa özgür basın bir toplumun aynasıdır. Ülkemizin içinde bulunduğu sorunlar neyse, basının sorunları da aynıdır. Özgür bir basın ve daha çağdaş bir çalışma düzeni, basının en önemli ihtiyaçları arasındadır.

Yaşadığımız sorunlara çözüm reçeteleri üretecek olan da sahip olduğumuz meslek örgütlerimiz ve örgütlü gücümüzdür. İşte bu nedenle Küresel Gazeteciler Konseyi’nin bu yolda misyonu çok önemli.

Birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde olmadığımız, mesleğimizi kirleten insanlara karşı kararlı bir duruş sergilemediğimiz, mücadele azmimizi ve kararlılığımızı haykırmadığımız ve dik durmadığımız
sürece, geçmişte yaşanan bayramları daha çok ararız. Gazete, televizyon, dergi, radyo, haber ajansı, internet ve sosyal medyayı kapsayan sektörde, basın meslek ve etik ilkelerine uymayanlarla da Küresel Gazeteciler Konseyi olarak kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz.

İletişim araçlarının çok çeşitlendiği günümüzde, denetimsiz şekilde ortalıkta dolaşan, kendisini gazeteci olarak lanse eden, istediği olmayınca baskı, tehdit ve şantaja yönelen ayrık otları temizlenmedikçe, basın güç kaybetmeye mahkumdur. Yargısız infaz yapan, kişilik haklarına saygı göstermeyen, basın etiğinden uzak, bayramdan bayrama seçimden seçime gazete yayınlayan sözde gazetecileri aramızda görmek istemiyoruz.

Halkın sesi, kulağı ve gözü olan basın, kendi haklarını arayamaz hale gelmiş durumda. Ancak hak verilmez alınır. Mücadele etmeden özgür olunmaz. Basını özgür olmayan toplumların da özgürlüğünden söz edilemez.

Türkiye’deki  ekonomik kriz, diğer sektörleri olduğu gibi medyayı da vurdu. Birçok yaygın gazete ve TV’nin yanısıra çok sayıda yerel gazete kapandı. Kaynakları daralan yerel medya deyim yerindeyse artık yoğun bakımda. Öte yandan 2020’de korona virüs salgınından dolayı ağır yaralar alan basın sektörü, buna rağmen çalışmalarına ve mücadelelerine kararlılıkla devam ediyor.

1970’den 2000’li yıllara kadar olan zaman dilimini düşündüğümüzde; Adana’daki yaygın gazete bürolarında çoğu 20’nin üzerinde gazeteci çalışıyordu. Bugün sendikalı olanların sayısı  bir elin parmaklarını geçmez, çoğu gazeteci de sendikasız çalışmak zorunda
kalıyor. Bugün basın sektöründe sendikalı çalışma oranı yüzde 5’lerin altına düşmüştür. Ülkemizdeki çalışma hayatı için sendikal çalışmayı destekleyen medya mensupları, kendi haklarına ise ilgisiz durumda. Bu durumun da, çözülmesi gereken basın sorunları arasında olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Demokratik ve çağdaş toplumlarda halkın haber alma hakkı ancak basın ve ifade özgürlüğüyle mümkündür. Bu vesileyle büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Basın, milletin müşterek sesidir. Başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir” sözünü hatırlatarak; basın meslek ilkelerine saygılı, insan hak ve özgürlüklerinden yana olan emeği ve alın teriyle gece gündüz demeden çalışıp, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini, duyduklarını ve yaşadıklarını samimi bir şekilde özgürce kaleme alan gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı’nı kutluyorum.