BİLGİ ÇAĞI’NDA DİJİTALLEŞMEYE DAİR

17.02.2023

İnsanlık yüzyıllar boyunca, iletişimde yeni çığırlar açtı ama hiçbiriyle yetinmedi, hep daha fazlasını hayal etti. Telgraf, telefon derken uydu haberleşme tekniklerinin sonuna kadar gitti ve şu anda tek bir tıkla, ışık hızıyla iletişim kurduğu bir noktaya geldi. Tüm bu gidişatın sonunda internet, hayatımızın merkezine oturdu.

İnternet dile gelse ve içinde bulunduğumuz bu çağı görse; Julies Sezar’ın ünlü Latince deyişi gibi insanlığa şunu derdi sanırım: Veni, Vidi, Vici. (Geldim, Gördüm, Yendim). Sahiden de internet, koca bir insanlığı alt etmeyi başardı. Alışkanlıklarımızı, yaşam tarzımızı, davranışlarımızı tümden değiştirdi. Bu kimilerine göre iyi, kimilerine göre kötü. Ama şüphesiz bu gidişat insanın evriminin doğal bir sonucu. Yine de bu değişimin bilincinde olarak geleceğin yazgısını insanlık lehine çevirmek gerekli. Aksi hâlde bu değişim, insanlığın sonunu hızlandırabilir. Sosyal ağlarla kuşandığımız bu yeni dönemde dijitalin sınırsızlığında yeni sınırlar çizmek, biz iletişimcilerin birincil görevi. Sorulmayan soruları bulup çıkarmak, cevapsız sorulara yanıtlar aramak da… Biliyoruz ki Yakın Çağ ile birlikte gelişen modernleşme; politik anlamda ulus devletleri, ekonomik anlamda kapitalizmi ve toplumsal anlamda kentsel hayatı ortaya çıkardı. İnsanlık bir adım daha attı. Peki ya Bilgi Çağı ile birlikte dünyayı etkisi altına alan dijitalleşme insanlığa neler getirdi ya da getirecek? Bu soruya yanıt vermek belki de yıllarımızı alacak, şimdilik orası muamma, ama şunu belirtmek gerekir ki; toplumsal yaşamdaki köklü değişiklikler bir birikimin sonucunda ortaya çıkarlar. Aslında diyalektik ilkeyle açıklamak gerekirse nicel değişim birikimleri nitel değişimleri beraberinde getirir. Bu kimi zaman toplumsal bir sıçrama gibi gözükse de aslında uzun bir sürecin toplamından, etkisinden ve dönüşümünden ibaret bir durum. Günümüzde dijitalleşmenin de etkisiyle bu değişim ve dönüşüm sürecini âdeta hızlandırılmış haliyle gözlemliyor ve deneyimliyoruz. Hâl böyle olunca içinde bulunduğumuz çağın ne hızına yetişebiliyoruz ne de derin labirentlerinde yolumuzu bulabiliyoruz. Yeni dünyanın araçları, mekânları, aktörleri çok farklı bir ortamı betimlerken ve biz daha geçmişin şifrelerini çözememişken önümüzde yığınla yeni şifreler, yeni sorular beliriyor. Cadı hamuru gibi yoğurdukça da iyice kabarıyor. Öyle ki “dijital” şemsiyesi altında bugün değindiğimiz, ele aldığımız birçok konu gelecekte kaçınamadığımız gerçeklerimiz haline gelecek. Geniş katılımlı, hacimli bir dünyanın biçimlendiği günümüzde, dijitali kucaklamak, anlamlandırmak oldukça önemli. Kısacası Bilgi Çağı’nda gelecek, dijitalleşmede. Son olarak; yeni şeyler söylemenin, gidenle, gelmekte olanı anlamlandırmanın bahtiyarlık olduğuna inanan bir kişi olarak diyebilirim ki; bilimi yavaşlatan, yoksullaştıran yaklaşımlara inat hem yeni şeyler söylemek için çalışmak hem de geçmişi anlamamıza, geleceği tahayyül etmemize olanak sağlamak önceliklerimizden olmalı.

Prof. Dr. Suat Gezgin