GAZETECİLİĞİN GAZZE SINAVI

29.01.2024
Yakup Aslan started journalism in 2013 at the Ulusal Channel in Turkey and he has been working as a representative of Ulusal Channel and Aydınlık Newspaper in Iran since 2015. Aslan is known in Iran with his interviews with prominent figures of Iran as Iranian Revolutionary Guards commanders, Iranian Army officials and Iranian Foreign Affairs. Aslan is the only private Turkish television representative in Iran and his analysis published on the different media organizations in Turkey and Iran.

7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı operasyonunun ardından İsrail’in Gazze şeridi başta olmak üzere
Filistin topraklarında gerçekleştirdiği saldırılarda başta çocuklar olmak üzere birlikte siviller ile birlikte
Gazetecilerde hedef oldu. Filistin Gazeteciler Sendikası, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında
66 gazetecinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Başta siviller olmak üzere meslektaşlarımızı hedef alan bu
saldırıların biran önce durmasını temenni ediyoruz.
TEMENNİ YETMEZ
Bu temennilerin herhangi bir yaptırım gücünün olmayışı da durumun en acı kısmı. Hemen her çatışma
bölgesinde meslektaşlarımızın hayatını kaybettiği gerçekliğini de bilincimizde saklı tutarak Gazze
saldırılarında İsrail’in bile isteye medya binalarını ve medya aralarını hedef aldığına şahit olduk. Bu
süreç biz gazeteciler için yeni bir mücadele alanı daha yaratmalı. Uluslararası meslek örgütleri
gazetecileri hedef alan bu eylemler için harekete geçmeli ve yine uluslararası ceza mahkemelerinde
sürecin takipçisi ve tarafı olmalı. Gazetecilerin hedef alınması yaptırımı olmayan bir eylem olarak
sadece haber bültenlerinde yer almamalı. Aksi halde temenni ve dileklerle dolu mesajlar yayınlayarak
kendimizi avutmanın ötesine geçemeyiz.
BİLGİ ÇARPITMA İLE MÜCADELE
Dünya savaşlar tarihinde basın her zaman bilgi çarpıtma ve propaganda aracı olarak kullanıldığı
bilinen bir veri olarak karşımızda. Basın gücü kimin elinde ise zalim mağdura, mağdur ise zalime
dönüşebilir. İsrail’in Gazze saldırılarında buna bir kere daha şahit olduk. Dezenformasyon dolu
haberlerle dünya kamuoyu Gazze’de soykırıma ikna edilmeye çalışıldı.
Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarihi bir
sorumluluk üstlenerek şimdiye kadar 11 kapsamlı bilgi çarpıtma bülteni yayımladı. Bültenlerce
yüzlerce çarpıtma ve yalan haber ifşa edildi. Bu vesile ile İletişim Başkanlığı’na da takdirlerimizi
iletiyoruz. Bültenler incelendiğinde saldırıların meşruluğunu dünyayı ikna etmek adına nasıl çirkin bir
medya çalışmasına girildiği gerçeği ile yüzleşme imkânı bulunuyor.
Ancak İsrail’in bu bilgi çarpıtma gayreti ile sadece kendi ülkesinde başarılı olduğu görece söylenebilir.
Uluslararası Medya operasyonunun küresel anlamda başarısız olduğunu dünyanın dört bir yanında
gerçekleşen Filistin’e destek gösterilerinde görmek mümkün. Burada işini hakkıyla yapan ve sahadaki
gerçeği tüm dünyaya duyuran mesleğin yüz akı gazetecilerin olması da bizler için ayrı bir iftihar
sebebi.
ŞİMDİ KGK ZAMANI
Medya gücü elbette sadece savaşım propaganda aygıtı değil aynı zamanda barışı sağlayan bir güçlü
bir araç. Barışın kapısını aralayan görev üstlenen basın meslek örgütlerine günümüz dünyasının, hiç
olmadığı kadar ihtiyacı var. Enseyi karartmamak gerek, kötü örnekler hem ülkemizde hem de
dünyada bir çırpıda sıralanabilir. Ancak bu basın meslek örgütleri içerisinde barışın diline ve milli
değerlerine sımsıkı bağlı Küresel Gazeteciler Konseyi var. İyi ki var demem boşuna değil elbette.
Küresel Gazeteciler Konseyi’ni anlatmak yerine yaptığı işlere bakmak sanırım en yerinde olacak
eylemdir. Terkib-i Bentleri ve gazelleriyle bilinen Ziya Paşa'ya ait ''Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz''
sözü bir kez daha akıllara geliyor. Küresel Gazeteciler Konseyi’nin Azerbaycan’ın Vatan savaşında
üstlendiği misyon ortadadır. Vatan savaşı sürerken mazlumu dünyaya ilan için tüm gözdesi ile atıldı
meydana. Türkiye’de yerleşik ne kadar yabancı medya temsilcisi varsı hemen hepsini götürdü
Karabağ’a. Bütün yorumlardan uzak gazetecilerin sahayı görmesini ve bunları bütün yalınlığı ile
haberleştirilmesini ve ölümsüzleştirilmesini sağladı. Bununla da yetinmedi Konsey Kafkasya’da artık

barış rüzgârı esiyordu. KGK soluğu Gürcistan’da aldı. Ermenistanlı ve Azerbaycanlı gazetecileri aynı
masada buluşturdu ve barışın güvercini oldu. Moskova oldu KGK’nın bir diğer durağı Türkiye ve
Rusya’nın eşit egemen iki devlet olarak bölge ve dünyaya sunacağı katkılar ele alındı. Bu örnekleri
daha fazla sıralamak mümkün. Şimdi Küresel Gazeteciler Konseyi’nin Gazze’de barış için sahaya çıkma
vaktidir. Örnek bir tavırla hayatını kaybeden meslektaşlarımızın hesabını hukuk sahasında sorma
zamanıdır.