Bir ülke batacaktı, kurtarıcı Türkiye oldu
Sefa Karahasan- KGK Kurucusu ve Yönetim Kurulu Üyesi
Bir turizm ve eğitim ülkesi olan Kuzey Kıbrıs, pandemide en çok zarar gören ülkelerin başında geliyor.
Kovid-19 sonrasında ülkede ekonomik olarak ciddi bir kayıp yaşandı.
İlk vaka ile birlikte ülke tüm kapılarını dünyaya kapattı.
Aslında bu KKTC Hükümeti’nin en önemli kararlarından biriydi.
Ülkede 4 hasta hayatını kaybetti, 108 vaka tespiti yapıldı.
Hayatını kaybedenlerden sadece biri Kıbrıslı Türk.
Hükümetin ekonomik olarak alacağı önlemler ise kısıtlıydı.
Ülkenin neredeyse yüzde 90’ı memur olan bir durumda, özel sektör ‘yalnız’ kaldı.
Sadece Ada’da özel sektörde çalışanlara bir sefere mahsus bin 500 TL’lik yardım yapıldı.
Memurların maaşlarında yüzde 25’e varan kesintiler oldu.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve Milletvekillerinin maaşlarından ise yüzde 60’a varan kesintiler oldu.
Ülkede turizm ve eğitim büyük zarar aldı.
30 bine yakın öğrenci Türkiye’ye döndü.
Otellerin tamamı kapatıldı, binlerce kişi işsiz kaldı.
Eğitim ve turizm zarar görünce, devletin gelirleri ciddi oranda azaldı.
Aylık 600 milyon TL’ye varan gelirler, 150 milyon TL’ye kadar düştü.
Ülkede bütçesi tarihinin en büyük tufanını yaşadı.
Tam bu dönemde, açık ve net yazmak gerekirse, Kuzey Kıbrıs ‘tamamen iflas bayrağını’ çekeceği dönemde, Türkiye yardıma koştu.
Türkiye ile yaklaşık 3 milyar TL’lik bir ekonomik protokol imzalandı.
Bir anlamda, anavatan KKTC’yi batmaktan kurtardı!
Medyanın tutumu
Kıbrıs Türk medyası ise pandeminin başlangıcından itibaren, hem yapıcı hem de ‘siyasi’ bir süreç izledi.
Siyasiyi biraz açarsak; Kuzey Kıbrıs’ta bazı medya organları ‘siyasi partilerin’ yayın organları.
Bu nedenle, kendisine yakın iktidar olmadığı için en küçük olay dahi, büyütülerek ‘korku salındı…’
Medyada, sağlık alanında bilgili-bilgisiz herkes konuştu.
Tüm ekranlar, ‘öne’ çıkma adına yorumlar yapanlarla doldu.
Sağlık alanında, yetkili ve etkili kişileri medyada neredeyse hiç görmedik.
Bir kaç istisna hariç.
KKTC’de çok etkin olan Facebook’ta da ‘sansasyonel’ bir süreç yaşandı.
‘Neden Facebook?’ derseniz,
Bakanlar Kurulu’nda alınan bazı kararlar dahi Facebook’ta yapılan ‘paylaşımlar’ ve ‘yorumlar’ üzerine değişti.
Son olarak belirtmek gerekirse, Kuzey Kıbrıs’ta ‘bilim’ değil, ‘siyasi’ hesaplar etkili oldu, olmaya devam ediyor.
Neden mi?
Tek hedef; 11 Ekim pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri de ondan.