Kovid-19’un ekonomik boyutları nerelere uzanır?
Koronavirüsün (Kovid-19) Çin’den çıkıp yayılması ile birlikte küresel tedarik zincirlerinde bir takım sıkıntıları ortaya çıkarttı.
Çin’de üretilen çeşitli ara mallarının ve nihai ürünlerin ulaşılmasında yaşanan problemlerin küresel bir üretim şokuna neden olabileceğine yönelik endişeler arttı.
Virüsün Avrupa’nın neredeyse tamamına, özellikle Brezilya ve Kuzey Amerika’ya beklenenden hızlı ve yoğun bir şekilde yayılması burada ki ülkelerde sosyal ve ticari hayatı kısıtlayıcı önlemler almasına neden oldu. Bu kısıtlamalardan doğan talep şoku küresel büyümeye dair sıkıntıları da giderek arttırdı.
Gittikçe kötüleşen yatırımcı beklentilerine ABD Merkez Bankasının aldığı acil faiz indirimi kararlarının yükselttiği panik havası ve petrolde Rusya-Suudi Arabistan cephesinde yaşanan fiyat savaşı da eklenince finans piyasaları tam anlamıyla bir kaos ve serbest düşüşleri beraberinde getirdi. Bu gelişmelerin neticesinde küresel ekonomik büyümeye yönelik projeksiyonlar ciddi oranda değişmiştir. OECD açıkladığı baz senaryosunda virüs olgusundan kaynaklı olarak küresel büyüme tahminini %2,9’dan %2,4’e indirmiştir. OECD’nin kötümser senaryosunda küresel ekonomik büyümenin %1,5’e kadar gerileyebileceği de konuşulmaktadır. Asya Kalkınma Bankası ise en kötü senaryoda virüsün küresel ekonomiye toplam maliyetinin 350 milyar dolara (tüm küresel ekonominin yaklaşık %0,5’i kadar) kadar çıkabileceğini tahmin etmektedir.
Virüsten kaynaklı zararın hizmetler sektörü başta olmak üzere ekonomilerin geneline yayılması düşünülmektedir. Küresel ekonomik büyümenin virüsten kaynaklı olarak 2020’de ne kadar zarar göreceği öncelikle salgının bu aylar içerisinde kontrol altına alınıp alınamamasına bağlı olacağı anlaşılıyor. Ancak Çin’de tekrar salgının başlaması işin ciddiye alınmadığının göstergesidir. Bunun yanında Avrupa’da tedbirlerin erken gevşetilmemesi gerektiğini 2. dalga ile elbette göreceğiz.
Bu bağlamda Özellikle ABD ve Brezilya’da başta sıkı önlemler alınmadığından ve ABD’nin tüketim ekonomisinin ciddi sıkıntıları yüzünden Çin ikinci dalgası başlayan bu günlerde işi tekrar toparlasa da aşı bulunana kadar hiç bir rakamı tutturma imkanı olmayacak. Hatta 350 milyar $ tahmininin iki katına çıkması bile sürpriz olmayacaktır. Benim tahminim 80 trilyon $’a yakın olan dünya ticaret hacminin 1 trilyon $’ı bu salgınla işlevsiz kalacaktır. Bu işi 1 trilyon $’la bile kurtarmak inanın çok büyük mucize diye düşünüyorum. Küresel borç seviyesinin 250 trilyon $ olduğu dünyamızda borç silme ve ülkelerin lüks tüketim ve üst segment guruplarının gelirlerini tırpanlama olgularının yaşandığını yakında da görmemiz sürpriz sayılmamalı.
Salgın sonrası küresel ekonomik yapıyla ilgili farklı boyutlarda değişimler yaşanması da söz konusu olacak. Bu bağlamda küresel tedarik zincirleri dünyanın tedarik fabrikası olarak anılan Çin ve Doğu Asya ülkelerinden diğer bölgelere doğru kayacağı anlaşılıyor. Zaten ABD-Çin çekişmesi ile bazı üretim olguları Hindistan’a kaymaya başlamıştı. Bu üretim ve yatırımları kaydırma olgusu Türki cumhuriyetleri ve Türkiye’ye ciddi oranda gelebilir.
Ancak Çin gibi işçiliği ucuz ülke olmadığımız ortada. Ancak gelişmiş Batılı ülkelerde artan korumacı önlemler ve küreselleşme karşıtlığının bir yansıması olarak Amerikan ve Avrupa menşeli bazı çok uluslu şirketlerin fabrikalarını kendi ülkelerine kaydırmaları da söz konusu.
Bu üretim transferinin gerçekleşmesini kolaylaştırmak üzere fabrikalarda düşük ücretli çalışanlara olan ihtiyacı azaltmak için akıllı robotların kullanımı daha önce tahmin edilenden daha hızlı bir şekilde devreye gireceği anlaşılıyor. Çin’de yakında robotlara sarılırsa durum ne olur bilmem ama aşı bulununca Çin’i devre dışı bırakmak bence zor. Sonuç olarak ABD ve Çin çekişmesi maliyetleri yükselteceğinden yatırımları kendi ülkesine taşımanın da sıkıntılarını beraberinde getireceği kesin.