Türklük uyandı, Karabağ azat oldu
Elşad Eyvazlı – KGK Dış Medya Meclis Başkanı
Gazeteci olarak șimdiye kadar sık sık kendime sorduğum soru: ” Uyruğum farklı olsaydı Karabağ’la ilgili duygularım nasıl olurdu?” oldu. Açıkçası, her defasında da verdiğim yanıtlarla, șu anki ki konu uma hak verdim.
Bir tarafta toprağı ișgal edilen,soykırıma uğrayan halk, öbür tarafta işgal eden, soykırım yapan toplum…
Doğru olan insanlığın yanında olmak değil mi?
Azerbaycan’a karşı önyargılı olmayan yabancı gazeteciler de aynı düşünceyi paylaşıyordu. Yakınlarda Global Journalism Council’un düzenlediği Azerbaycan gezisine katılan yabancı gazeteciler- Shinji Hashimoto (Kyodo-japan), Aziz Gürpınar (Kyodo News), Piontr Patryk (The Economist, USA), Jordi Banos (La Vanguardia-Spain), Filippo Cicciu (RSI Switzerland), Albert Naya (CNN İspanya), Paul Osterlund (Foreign Policy – USA), İlay Topper (EFE, Spain), Kahraman Halisçelik (GJC) ve İsmail Beyazıt (GJC) geri döndük ten sonra hazırladıkları belgelerle beni bir daha onaylamış oldular.
Tam 30 yıl önce tüm dünyanın gözleri önünde Güzey Kafkasya’ da 1 milyondan fazla insan yurtlarından edildi. Her gün yüzlerce insan öz yurtlarının hasretiyle hayata gözlerini yumdu.
Bu yetmezmiş gibi, cephe bölgelerinde tarımla uğraşan köylüler, oyuncağıyla oynayan çocuklar atılan füzelerle katledilmektedi.
Ateşkes olsa bile, askerler her gün karşı tarafın saldırısına uğruyor, her gün şehit veriliyordu.
Ermenistan bu insani cinayetleri Rusya, Fransa ve İran’ın desteğiyle Azerbaycan’a karşı işlemekteydi.
“Dur”, diyen yoktu Ermenistan’a. Azerbaycan’aysa, kendi topraklarını işgalden kurtarma fırsatı bile tanımıyordu.
Dünya,Aradan zaman geçince her şey unutulur. Azerbaycan topraklarını geri istemez” gibi sersem düşüncedeydi. Bu nedenle de Karabağ sorunun çözümü ertelendi.
Duyarsız ülkeler, sayısız, ahlaksız uluslar arası kurumlar 1 milyondan fazla insanın göçebe durumuna sırıtıyorlardı. Tam 30 yıldır Allah bile Güney Kafkasya’yı unutmuştu. Unutmasaydı bu zulümler nasıl yapılabilirdi? Halklar da bireyler gibiymiş, onların da kaderi varmış. İnsan dünyaya geldiği zaman babasını,annesini, kardeşlerini, uyruğunu tercih fırsatı olmadığı gibi, halkın da yaşadığı coğrafyayı, komşusunu seçme imkanı da olmaz. Oysa Ermenilerle hangi millet komşu olmak ister ki…
Bu ülke halkı tüm komşularına, Türkiye,Gürcistan,İran (Her zaman Ermenistan’a destek vermesine rağmen-E.E) ve Azerbaycan’a karşı halen toprak iddiasındadır.
Ermenilerin tarihine, geçtiği yola bakıldığında, bunlar bu dünyaya kan dökmeye,zulüm etmeye,evleri yıkmaya, insan öldürmeye geldikleri anlaşılır.
Ve sonunda 27 Eylül 2020…
Her gün Azerbaycan’a ateş eden Ermenistan bu defa yeni topraklar işgal etmek için her taraftan saldırılar ile Azerbaycan’ın Karabağ’dan tamamen ayrılması hedeflenmekteydi.
Tüm bunlar dünyanın gözü önünde yapılmaktaydı. Her defasında sonunun barış yoluyla çözümünü yeğ tutan Azerbaycan’ın bu defa kendisini savunmak, karşı saldırı yaparak kendi topraklarını işgalden kurtarmak dışında başka yolu kalmamıştı. Böylece, 27 Eylülde Azerbaycan savaşmaya zorlandı. O gün başlayan vatan savaşı 44 gün sürdü ve Azerbaycan işgal altında olan topraklarını kurtardı. Bu defa da bütün dünya yeni Ermeni vahşetine tanık oldu. Ermeniler Azerbaycan topraklarından çıkarken 30 yıl yaşadıkları Azerbaycan Türklerinde kalmış evcil hayvanları, hatta kendi hayvanlarını kurşunlatıp öldürdüler.
İşgalden kurtarılan Karabağ’ın gerçek manzarasını hele bir düşünün: yanan evler, o evlerin avlularında kurşunlanmış evcil hayvanlar, kökünden kesilmiş meyve ağaçları. Her zamanki gibi bu defa da Rusya araya girdi. Ermenistan’ı ölümden kurtardı. Rusya’nın Barış Güçleri artık Karabağ’daydı. Ama dünya değişiyor. Türkiye yalnızca bölgenin değil, dünyanın da sözcülüğüne soyunuyor. Azerbaycan ise Güney Kafkaya ülkesidir.Burası ne Avrupa ne Asya ne de Doğudur. 44 günlük savaş döneminde oğlu şehit düşen anne ” Ben de ateş gidiyorum. Gidip asker yavrularıma yemek yapacağım, çamaşırlarını yıkayacağım, onlar da topraklarımızı kurtarsınlar” dedi.
Şehit eşi, kocasının tabutunu omuzlanarak mezara götürdü, onun üniformasını giydi.” Ben de cepheye gidip savaşacağım” dedi. Şehit kardeşi mezarlıktan direk savaşa gitti.”Ben de savaşmalıyım ki ağabeyimin yeri boş kalmasın”dedi. Şehit evladı ” ben büyüyünce babam gibi asker olacağım , topraklarımızı düşmana vermeyeceğim “dedi. Azerbaycan Güzey Kafkasya’dır. Burasına özgü kuralları vardır. 30 yıldır Güney Kafkasya’yı unutan Allahda şimdi burasını hatırladı. Bunu Ermenistan da, onu savunanlar da anlasın artık. Ektikleri yağmurun fırtınasını bir gün muhakkak kendileri biçecekler. Bugün Karabağ özgüdür. Karabağ kendi sahiplerindedir. Azerbaycan halkı kurtarılmış Karabağ’da daha güzel evler yapacak, daha güzel ağaclar dikecek. Karabağ dünyanın cenneti olacak. Ben ise bu yılın baharında GLOBAL JOURNALISM COUNCIL’İN sıradaki toplantılarından birinin Şuşa’da, Xankenti’de , Kelbecer’de düzenlenmesini öneriyorum. Hankenti’de de Basın Merkezi kuracağız. Karabağ’da sizi bekleyeceğim, gazeteci arkadaşlar.