Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleriyle Güçlenen İşbirliğimiz

28.01.2022

Yavuz Selim Kıran – Dışişleri Bakan Yardımcısı

Türk Cumhuriyetleri için birçok bakımdan özel ve anlamlı bir yılı geride bırakıyoruz. Bu sene, Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarının 30. yıldönümünü hep birlikte idrak ettik. Bu önemli milat, bize son 30 yılın muhasebesini yapmanın yanısıra, geleceği nasıl tasavvur ettiğimizi ortaya koyma imkanı da verdi.
Bundan otuz sene öncesine gittiğimizde, 1991 yılının sonları tarihimiz açısından ata yurttaki Türk topluluklarının iki buçuk asırdır gönüllerinde söndürmedikleri özgürlük ateşini yeniden yaktıkları bir yıl olarak hafızalarımızda yer etti. Bir gazetemizin 3 Eylül 1991’de attığı şu manşetin haklılığı da yıllar içinde aslında kanıtlanmış oldu: “Sovyet ittifakından kopan Türk Cumhuriyetleri, milletimizin geleceğine yeni ufuklar açıyor, Türk tarihi yeniden yazılıyor.”
Kuşkusuz kardeş Cumhuriyetlerimiz, o dönemde birçok iç ve dış, maddi ve manevi meydan okumayla karşı karşıyaydılar. Ancak, zorluklara karşı durarak bağımsızlık sürecini başarıyla yürüttüler. Avrasya’nın yeniden tarih sahnesine çıkmasında kilit rol oynadılar. Geniş pazarlarının, zengin doğal kaynaklarının, verimli tarım arazilerinin sunduğu fırsatlardan daha iyi yararlanmayı başardılar. Güçlü birer devlet olma mücadelesinde emsali az görülen bir hızla mesafe katettiler.
Gururla gördük ki Türk Cumhuriyetleri olarak otuz yılda önemli başarılara imza attık, atmaya devam ediyoruz.
Kardeş Cumhuriyetlerimizi ilk tanıyanlardan olmak Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi sorumluluğuydu, bu sorumluluğu elbette yerine getirdik.
Türk Cumhuriyetleriyle, birbirinden ayrı düşen kardeşler nasıl heyecanla kucaklaşırsa, bağımsız oldukları gün öyle kucaklaştık. Tüm imkanlarımızla kardeşlerimizin yanında yer aldık. İlk Büyükelçilikleri açarak, ilk uçuşları gerçekleştirerek, ilk firmaları kurarak, en kapsamlı altyapı projelerine imza atarak, ilk öğrenci burslarını ulaştırarak kardeşlerimize hep en yakın olduk.
Bütün bu ilk adımlar, son 20 yılda gerçekleştirdiğimiz ve müşterek gurur kaynağımız olan projelerle kalıcı eserlere dönüştü. Bugün, kader birliğimizin ve dayanışmamızın nişaneleri olan ortak hastanelerimiz, üniversitelerimiz, okullarımız, kültür merkezlerimiz, tamamlanmış ve devam eden çok sayıda TİKA projemiz, binlerce Türkiye mezunumuz var.
Ticaret hacmimizin büyüklüğü 21 milyar dolara ulaştı. Müteahhitlerimiz 100 milyara Dolara yakın değerde konut ve altyapı projelerine imza attılar. Dört binden fazla şirketimiz binlerce kardeşimize istihdam sağladı, sağlamayı sürdürüyor.
Bölgemizin ve Avrasya coğrafyasının kaderini değiştiren girişimleri birlikte hayata geçirdik. Bakü-Tiflis-Ceyhan, TANAP ve Bakü-Tiflis- Erzurum petrol ve doğalgaz projelerimizle sadece Avrasya’nın değil dünyanın enerji güvenliğine somut katkılar veriyoruz.
Bakü-Tiflis-Kars demiryolu bizi İpek Yolu’na bağlıyor. Orta koridor üzerinden Hazar geçişli ve Türkiye bağlantılı ulaştırma güzergâhlarını tüm tarafların faydası olacak şekilde geliştiriyoruz.
Her bir kardeş Cumhuriyetimizle Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi, Karma Ekonomik Komisyon ve Ortak Stratejik Planlama Grubu mekanizmalarını kurduk, işletiyoruz. Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Üçlü Mekanizmasını kullanıyoruz.
Dünyanın karşı karşıya kaldığı risk ve tehditler, bulunduğumuz coğrafyanın karşımıza çıkardığı meseleler Türk Dünyasının güç birliğinin ne kadar kıymetli olduğunu ortaya koyuyor.
Bu sebeple, geçtiğimiz 30 yılda en önemli kazanımlarımızdan biri Türk Devletleri Teşkilatımız oldu. Bu çatı altındaki birliğimiz, uluslararası alanda yakından tanınan, faaliyetleri dikkatle izlenen, itibarlı ve üçüncü ülkelerin işbirliği içinde olmak istedikleri bir kuruluş haline geldi.
1992 yılında başlattığımız Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirveler Sürecini, Sayın Cumhurbaşkanımızın evsahipliğinde 12 Kasım’da düzenlenen İstanbul Zirvesi’nde bir Teşkilat haline getirerek, kurumsal kimliğini güçlendirdik.
Türkmenistan’ın gözlemci olarak katılımıyla aile meclisimizi tamamladık. Eski Başbakanımız ve TBMM Başkanımız Sayın Binali Yıldırım’ın başkanlığındaki Aksakallar Konseyi yeni yapısıyla işlevsel ve dinamik bir nitelik kazandı. Önümüzdeki dönemdeki çalışmalarıyla Teşkilatımızı daha güçlü, etkili, görünür bir noktaya taşıyacak, son bir aydaki girişimlerimiz de gösterdi ki her alanda değerli katkılar sağlayacak.
Teşkilatımızın bundan sonraki değişim ve dönüşüm sürecine İstanbul Zirvesi’nde kabul ettiğimiz “Türk Dünyası 2040 Vizyonu” yön verecek.
Türk Dünyası olarak birlik ve dayanışma içinde hareket etmemiz, barış, istikrar ve refahımızın güvencesi. Yakın dönemde bunun somut örneklerini birlikte yaşadık.
Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarmak için girdiği haklı mücadelesinde dayanışma gösterdik. 30 yıllık işgale son vererek Karabağ ve çevresindeki topraklarını Vatan Muharebesi neticesinde kurtaran Azerbaycan’ın başarısı bizler için gurur kaynağı oldu. Bu mücadelenin ilk dakikasından sonuna kadar Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tüm gücümüzle Azerbaycan’ın yanında olduk. İşgalden azad edilen toprakların yeniden imarı ve ihyası için can Azerbaycan’a destek vermek kardeşliğimizin gereği.
Covid-19 salgını sırasında da Teşkilatımız bünyesinde örnek bir işbirliği sergiledik. Salgının taşımacılık ve ticarete etkisini asgaride tutmayı başardık.
Ufuk çizgimiz sadece üye devletlerimizle sınırlı değil. Tüm bölgelerde barış, refah ve huzuru güçlendirmek için gayret gösteriyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı bugün kendi coğrafyasının ötesine de yardım elini uzatabiliyor.
Özbekistan, Azerbaycan ve Macaristan’la birlikte, Togo ve Burkina Faso’ya yaptığımız aşı hibesinden duyulan büyük memnuniyeti 16-18 Aralık’ta İstanbul’da evsahipiliği yaptığımız III. Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesinde gördük.
Teşkilat, hepimizi ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konularda siyasi istişarelerde bulunmamız için eşsiz bir platform sunuyor. Son olarak Afganistan’daki durumu ele almak üzere 27 Eylül’de Sayın Bakanımızın çağrısıyla Türk Devletleri Teşkilatı Dışişleri Bakanları İstanbul’da olağanüstü toplandı.
Türk Dünyası olarak yeni bir başlangıç mevsimindeyiz. Bölgemizin ve halklarımızın refahını arttırmak ve gelecek kuşaklarımıza gurur duyabileceğimiz bir miras bırakabilmek için hiç şüphesiz atacağımız daha çok adım var.
Doğal kaynaklar ve nüfus bakımından dünya jeopolitik haritasında merkezi bir konuma sahibiz. Bu yerin korunması ve ağırlığının artması ancak müşterek çalışmalarımızla mümkün. Ekonomik işbirliği ve bölgesel bütünleşme, kalkınma hamlelerimizin temeli ve itici gücü olmaya devam edecek.
Ülkelerimizde nüfusun yarısından fazlası 25 yaşın altındaki gençler. Gençlerimizin enerji, dinamizm ve yaratıcılıklarını, Türk Dünyasının ortak hedefleri doğrultusunda yönlendirmek önceliğimiz olacak.
Hedeflerimize doğru yürürken, bölgemizin ve dünyanın siyasetine, ekonomisine, kültürüne yön veren bir güce dönüşmek için temellerimiz artık daha da sağlam.
Otuz yıl önce hayal olarak görülebilecek nice projeyi kısa sürede gerçeğe dönüştürdük. Önümüzdeki dönemde, Milletlerimizin geleceğini aydınlatan kardeşlik yolumuzda, dostluğumuzu, işbirliğimizi ve dayanışmamızı güçlendirmeye devam edeceğiz.