BASININ CANSUYU: DİJİTAL TELİF HAKLARI
BASININ CANSUYU: DİJİTAL TELİF HAKLARI
En basit şekliyle telif hakkı, fikri bir emek sonucu ortaya çıkan eser üzerindeki hakların bütününü ifade ederken, dijital ortamdakilere ise dijital telif hakkı denir. Son yıllarda her türlü yayıncılığın dijital mecralara kaydığı düşünülürse, dijital dünyada telif haklarının savunulması çok daha önemli bir hal almıştır.
Dijital ortamda telif hakkı ihlallerin önüne geçilebilmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Uluslararası anlamda dijital telif haklarına ilişkin kanuni düzenlemeler olmakla birlikte en güncel ve en kapsamlı olan düzenlemenin 2019/790 sayılı Dijital Tek Pazarda Telif Hakkı ve Bağlantılı Haklar Yönergesi ile AB kanadında yapıldığı rahatlıkla ifade edilebilir.
AB Yönergesi ile amaçlanan hedefin, AB üyesi devletlerle Dijital Tek Pazarı kurma isteği olduğu söylenebilir. Bir diğer ifadeyle, Yönergeyle AB üyesi devletlerde olabildiğince birbiri ile uyumlu ulusal telif yasaları çıkartılması ve telif hususunda hukuki düzenlemelerin teknolojik gelişmelere uygun olarak düzenlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Google’ın Avrupa’daki 300’den fazla basın yayıncısını kapsayan anlaşmalar yapması tam da Yönerge’nin Google tarafından uygulandığını göstermektedir. Bu anlaşma ile Google genişletilmiş bir haber ön izleme sözleşmesi sunmayı hedeflemektedir.
Çünkü haberlerin Google gibi platformlarda ön izlemesi, haber içeriğine bağlantı verilmesi vb. durumlarda eser sahiplerinin hakları gündeme gelmektedir. Google bu adımıyla beraber Yönerge’ye kısa sürede tam uyumlu hâle gelebilecektir. Bu kapsamda Türkiye’nin adımı da oldukça önemlidir.
Bu kapsamda Google’ın en çok ödemeyi Alman yayıncılara vermesi beklenmektedir. Bu durum da hem Türkiye’nin hem de diğer ülkelerin Alman yasasını örnek alması gerektiğini göstermektedir.
Hak sahiplerine ürettikleri fikri ürünler karşılığında hak ettikleri geri dönüşün kazandırılması son derece önemlidir. Bu noktada Yönerge doğrultusunda özellikle 17. madde kapsamından yola çıkılarak platform kullanıcılarının, eser sahiplerinin haklarını ihlal edip etmediği öncelikle Google, Facebook (“Meta”) gibi platformların sorumluluğunda olmalıdır, yani bir filtreleme olmalıdır. Böylelikle hem eser sahipleri korunmuş olacak hem de eser sahiplerinin içerik paylaşmasını teşvik edici bir ortam sağlanacaktır.
Ayrıca belirtmek gerekir ki hem Yönergedeki 15.madde hem Alman Telif Yasası dikkate alındığında, bu düzenlemelerde “basın yayıncısı” şeklinde bir kavrama yer verilmiştir. Düzenlemelerde, Google gibi hizmet sağlayıcı platformlardan, basın yayıncılarının, eser sahiplerinin eserlerini kullanmalarına karşılık alacakları paranın bir kısmının eser sahiplerine verilmesi zorunlu tutulmuştur. Benzer bir düzenlemenin Türkiye’deki yeni kanun çalışmalarında dikkate alınması önem arz etmektedir.
Ayrıca fiziksel ortamları koruyan yasal düzenleme ve istisnalar dijital ortamları çoğu zaman kapsamamaktadır ve en azından revizeye ihtiyaç duyulmaktadır. Tüm bu açıklamalar ışığında, Türkiye’nin de en azından AB Yönergesi doğrultusunda yasal düzenlemelerini yeniden gözden geçirerek FSEK’i uyumlu hale getirmesi ve akabinde dijital ortamda telif haklarının korunmasına ilişkin yeni yasal düzenlemelere ağırlık vermesi önem arz etmektedir.
Prof. Dr. Levent Eraslan
SODİMER Başkanı