DİM: Demokrasinin teminatı medyadır ve desteklenmesi şarttır
KGK Genel Başkanı Dim “Yönetim kurulumuz ve il temsilcilerimizle birlikte hazırladığımız 12 maddelik kurtuluş reçetesi ile yerel medyanın sorunlarının büyük bölümü halledilebilir” dedi
TÜM İletişim ve Medya Federasyonu (TİMEF) Genel Başkanı Şakir Gürel tarafından hazırlanıp sunulan canlı yayına katılan Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, yerel medyanın yaşadığı zorluklarla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
Gürel tarafından sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen canlı yayında Dim, yerel medyanın yaşadığı zorlukların hep birlikte aşılabileceğini söyledi. Dim, demokrasinin temeli olan medya kuruluşlarının ayakta kalması için devlet desteğinin şart olduğunu belirtti.
‘TORBA YASADA TALEPLERİMİZİN
YER ALMASINI İSTİYORUZ’
Dim, sözlerine şöyle devam etti: “Bildiğiniz gibi küresel sorunlarla karşı karşıyayız. Küresel sorunların çözümü de küresel çapta oluyor. Salgın kapsamında da hükümetin, Sağlık Bakanlığı’nın ve diğer bütün kuruluşların içinde bulunduğu topyekun bir mücadele söz konusu. Koronavirüs salgınından her sektör ekonomik olarak büyük yara aldı. Yılda 35-40 milyar getirisi olan turizmden tutun da ulaşım sektörü gibi bütün sektörler büyük yaralar aldı. Düşünün ki Türk Hava Yolları gibi bir firmanın uçakları bugün yerde duruyor. Medya da bu zarardan nasibini aldı. Ekstra bir sitem etmemize gerek yok. Süreç zor ilerliyor. Biz bu süreçte diğer sektörlerin toparlanmasında verilen imkanların medya sektörüne de verilmesini diliyoruz. Sadece yerel basın değil sektörün tüm dinamikleri şu an kötü durumda. Biz KGK olarak hazırladığımız 12 maddelik, sektörün bütün dinamiklerinin faydalanabileceği kurtuluş reçetesini yetkili kişi ve kurumlara ilettik. Bizim bu taleplerimiz birçok medya kuruluşu tarafından da ele alındı. Sektörün bütün dinamiklerinin bizim hazırladığımız bu 12 maddelik kurtuluş reçetesine sahip çıkması bizi onurlandırdı. Hazırlanacak olan Torba Yasa’da taleplerimizin yer almasını istiyoruz.
‘HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ’
Talepler medya şirketi odaklı düşünülmemeli. Medya şirketlerine yapılacak olan her destekten çalışanlar da faydalanacak. Bir bütün olarak düşünülmeli. Patronlara mı yardım edecekler, çalışanların hakları ne olacak diye bir algı var. Hepimiz aynı geminin içindeyiz. Bu konu bir bütün olarak ele alınmalı. Bu gemiyi fırtınalı denizden sağ salim limana hep birlikte taşımamız gerekir. Batarsak da hep birlikte batacağız. Benim şirketimde 30 çalışanım var. Benim şirketimin desteklenmesi demek çalışanlarımın da desteklenmesi demektir.
‘BASIN İLAN KURUMU
YEREL MEDYANIN PATRONU’
Medya şirketlerinin de KOSGEB desteklerinden faydalanabilmesi gerekir. Bu kapsamda tüm sektörü kucaklayan bir kararın çıkması lazım. Basın İlan Kurumu (BİK), yerel medyanın ayakta kalabilmesi için her zaman destek oldu. Ben özellikle BİK yönetim kuruluna teşekkür ediyorum. Bildiğiniz üzere birçok yerel gazete sokağa çıkma yasağında basılmıyor. BİK, özellikle yerel medyanın patronu. Bugün resmi ilan geliri olmayan gazete yaşayamaz. BİK patronajında medya çalışanlarına kredi desteği verilmeli. Çünkü maaşlarını alamayan ve bu süreçten sonra da alamayacak olan, çok zor durumda kalan birçok medya çalışanı var. Devletin medyaya vereceği desteği iki aşamada düşünmemiz gerekiyor. Tüm kuruluşların Covid-19 salgını kapsamı süresince ilanlarını ücretli vermesi gerekiyor. Çünkü devlet şu an parasını tamamıyla salgınla mücadeleye ayırmış durumda. İhaleler yok, resmi ilanlar yok. Yerel medyanın ayakta tutulabilmesi için tüm kuruluşların ilanlarının ücretli hale getirilmesi ve BİK aracılığıyla aktarılması gerekiyor.
‘KAMPANYALARIN YÜZDE 30’U YERELE AYRILMALI’
Kamu bankaları tarafından hazırlanan ilan ve kampanyaların yüzde 99’u yaygın medyada yer alıyor. Bu payın yüzde 30’undan da yerel medyanın faydalanması gerekir. Bu, yaklaşık olarak 300 ila 500 milyon TL dolayında bir kaynak demek. Böyle bir kaynağın yerel medyaya gelmesi inanılmaz bir katkıdır. Hakkaniyetli bir dağıtım şekliyle sorunun büyük bir kısmı çözülebilir. Birçok talebimiz var. En önemlilerden birkaçı bunlar. Belediyelerin ve il genel meclislerinin meclis ve encümen kararlarının ilanlaştırılması gerektiğini savunuyoruz. Çünkü bu kararların bir kısmı halk tarafından duyulmuyor bile. Evet bir kısmı haberleştiriliyor ama zorunlu olarak ilanlaştırılarak daha kalıcı hale getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tabii gizli ve kişisel kararlar bunun dışında tutulmalı. Toplumsal mesaj taşıyan kamu spotlarının da yüksek tarife olmasa bile ücretlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle yerel TV ve radyolar için bakanlıklar tarafından verilen zorunlu yayınların da ücretlendirilmesi halinde yerel medyanın salgın sonrasında da ekonomik sorunlarının büyük bir kısmı çözülebilir.
‘DEVLET PROFESYONEL YAYINCILIĞA DESTEK OLMALI’
Avrupa’da yaygın medya azdır. Yerel medya daha güçlüdür, yerel medyaya verilen destek de yoğundur. Avrupa’daki büyük gazetelerin hepsi yereldir. Ülkenin geneline hitap ederler. Bizim için de öyle bir gidişat var. Koronavirüs salgınının dijital dönüşümü hızlandırdığını kabul etmeliyiz. Dönüşümün hızlanmasıyla birlikte farklı şeyler yapmak ve söylemek zorundayız. Salgın ile birlikte haber sitelerini daha fazla insan ziyaret etmeye başladı. Çünkü insanlar son gelişmelere anında ulaşmak istiyor. Bunun yolu online siteler. Ekmek parası derdinde olan bir yerel medyanın dijitale geçebilmesi mümkün değildir. Dijital yayınlar daha uygun olarak düşünülebilir ama ekipmanlar profesyonelleştikçe bu rakam artmaktadır. Devletimizin kesinlikle profesyonel yayıncılığa destek olması gerekiyor. Destek verilmezse merdiven altı yayıncılık artar.
‘GELENEKSEL MEDYANIN SONUNA
GELDİĞİMİZİ KABUL ETMELİYİZ’
Yavaş yavaş geleneksel medyanın sonuna geliyoruz. Bu, herkes tarafından kabul edilmeli. Dijital dönüşümün tamamlanmasıyla birlikte devreye nitelikli yayıncılık ve özel haberin değeri girecek. Eskiden iki ajansa abone olsanız sayfaları dolduruyordunuz. Ama şimdi herkes ajanslara abone. Sizin dikkat çekebilmeniz için farklı şeyler üretmeniz, özel haberler hazırlamanız gerekir. Bu da nitelikli yayıncılığın önemini arttırır. Dijital dönüşüm artık kaçınılmaz, yavaş yavaş geleneksel medyanın sonuna geliyoruz. Bizim dijital dönüşümle ilgili altyapı çalışmalarımıza devletin de mutlak suretle destek olması gerekir. Devletin medyayı ayakta tutması gerekir. Medyanın olmadığı bir demokrasi düşünülemez. Medya aynı zamanda demokrasinin teminatıdır. Medyayı devletin desteklemesi gerekiyor.
‘BİZ İSİM KAYGISINDA DEĞİLİZ’
KGK olarak hazırladığımız 12 maddelik kurtuluş reçetesine diğer medya örgütleri tarafından ilaveler yapılabilir. Önemli olan bu taleplerin yerine getirilmesi. Bu amaçla hazırlanan her şeye imza atarız. Sorunların çözülmesi için birlik ve beraberlik içerisinde olmalıyız. Bu açıdan KGK’nın isim ve ünvan kaygısı yoktur. Tek isteğimiz özellikle yerel medyanın ayakta kalmasıdır.