MEVZİDEKİ MESLEK: GAZETECİLİK

04.08.2022
Yakup Aslan started journalism in 2013 at the Ulusal Channel in Turkey and he has been working as a representative of Ulusal Channel and Aydınlık Newspaper in Iran since 2015. Aslan is known in Iran with his interviews with prominent figures of Iran as Iranian Revolutionary Guards commanders, Iranian Army officials and Iranian Foreign Affairs. Aslan is the only private Turkish television representative in Iran and his analysis published on the different media organizations in Turkey and Iran.

MEVZİDEKİ MESLEK: GAZETECİLİK

1921 Temmuz, II. İnönü Savaşı sonrası ardı ardına sürdürülen geri çekilmeler Türkiye Büyük Millet Meclisinde muhalif milletvekillerinin tepkisini artırdı.

Kütahya, Eskişehir ve Afyon gibi önemli şehirlerin Yunanlılara bırakılması, Türk kamuoyunda moral bozukluğuna sebep olmuş ve Meclis’te sert tartışmalar yaşanmıştı. Özellikle Meclisin, Kayseri’ye nakli konusu ve Heyeti Temsiliye’nin bu yönde almış olduğu karar, Meclis’te gerginliğin artmasına neden olmuştu.

Sahada çekilme süreci bir kesimde yenilgi olarak algılandı. Yunan basını içeride işgal kuvvetleri ile iş birliği içindeki basınla TBMM ordularının yenilgi içinde dağıldığını ve Ankara’ya doğru kaçmakta olduğunu yazdı.

Elbette yazılanlar hem halka hem Meclis gündemine kadar ulaştı.

Hatta Meclis kürsüsünden kimi milletvekilleri “Ordu dağıldı, firarlar başladı.” diye yakınmaya başlamışlardı.

Kimi vekiller bu gelişmeler karşısında Meclis’in Kayseri’ye taşınması konusunda ısrarcı bir tutum takındı.

Nitekim Meclis’te Mustafa Kemal Paşa’ya karşı giderek güçlenen muhalefet bu yenilgiden O’nu sorumlu tutmuştu. Muhalif grubun düşüncesi, ordunun zaten yenilmiş olduğu ve Mustafa Kemal’in olası yenilgilerle yıldızının söneceğine dair inançtı. Diğer bir grup ise durumun vahameti karşısından gerçekten zaferin tek çıkış noktasının Mustafa Kemal Paşa’nın başkumandanlığı olduğunu öne sürüyordu. Yaşanan tartışmalardan sonra 5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal Paşa’ya, üç aylığına Başkomutanlık yetkisi verildi.  Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclis’in verdiği yetkiyle Tekâlifi Milliye Emirlerini (7-8 Ağustos) yayımlayarak, Sakarya Savaşı öncesinde ordunun takviyesine başladı. Türk ordusu lojistik ve sayı açısından Yunan ordusuna denk bir hâle getirildi. Neticede 23 Ağustos’ta başlayıp 13 Eylül’e kadar süren savaşta Yunan ordusuna ağır bir darbe vuruldu.

Yaşanan süreçte, Meclis kürsüsüne çıkan Mustafa Kemal, ordunun dağılmadığını, bunun bir çekilme hamlesi olduğunu, taktiksel bir hamle olduğu konusunda Meclis çoğunluğunu ikna etmeyi başarmıştı.

Olaylara Vatan mevzisinden bakmanın önemi Milli Kurtuluş savaşındaki yaşanan bu olay ile karşımızdadır. O dönem yaşayan bir gazeteci yaşanan gelişmeyi sadece haber olarak görüp haberi vermek ve gazetecilik görevini yerine getirmek düsturu ile haberleştirseydi, “Ordu düşman karşısında dağılmış ve firarlarla birlikte kaçmaktadır.” kanaatine varırdı. Ancak vatan mevzisinde bir gazeteci olursanız gerçeği görerek taktiksel geri çekilmenin farkına varır, ordunun toparlanacağını ve tekrar taarruza geçeceğini bilirsiniz.

Gazetecinin aynı olayı hangi açıdan gördüğünün önemi tarihsel bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir.

10 Eylül 1922 tarihinde Türk basını “Yunan Orduları İzmir’de Denize Döküldü” manşeti ile okuyucu ile buluşurken, Yunan basını için bu durum sadece “Küçük Asya Faciası” olarak görülmüştür.

Tarihte olduğu gibi bugün de gazetecilik mesleği stratejik öneme haizdir. Gazeteci haberi sadece haber vermek için değil neye hizmet edeceğini bilerek yazma sorumluluğundadır.

Yakup Aslan

KGK Dış Medya Meclis Üyesi