Yazılı Basın ve Kriz

01.02.2022

Memet Duran Özkan – KGK Yönetim Kurulu Üyesi

Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.
Mustafa Kemal Atatürk

Yazılı basın denince ilk olarak akla gazeteler geliyor. Oysa bu alanda yer alan dergiler ise nedense göz ardı ediliyor veya unutuluyor. Bunun bir nedeni dergilerin eskisi kadar ilgi görmemesi veya çeşitliliğinde azalma olabilir mi? Sanırım gazeteler daha görünür olduğu için ilk akla gelen onlar oluyor. Bu iki grubun geleceği ile ilgili çok şey yazılıp çiziliyor özellikle çağımızın bir ürünü olan dijitalleşme bu iki sektörün geleceği ile ilgili belirsizlikleri de beraberinde getiriyor. Şimdilik tartışma bunun üzerinden yürüyor; yazılı medya dijital dönüşümü başarabilecek mi?
Yazılı medyanın piyasada satış adedi ile başlayan tartışma baskı sayılarının her gün azalmasıyla birlikte tersi oranda bir hızla artarak devam ediyor. Zamanın hızının gerisinde kalan basılı medya, bu sorunu aşmanın yolu olarak yeni iletişim araçlarını kullanarak bu alanda geri kalmışlığını aşmaya uğraşadursun, alana yeni girenler ile ilgili bir türlü çözülemeyen yasal prosedür başka sorunları da yazılı medyanın önüne getirmekte.
Yazılı medya dijitalleşmenin getirdiği yeni duruma uyum sağlamaya çalışırken bir yandan da varlığını devam ettirmenin bir aracı olarak gördüğü geleneksel yöntemlerden taviz vermemeye çalışıyor. Bu durum en azından bizim ülkemizde böyle. Birçok ülkede yazılı medya kâğıt baskı işini çoktan bırakıp internet medyası denen alanda yerini almış durumda. Öyle ki kâğıt baskı işini bırakan bu yazılı medya kuruluşları girdikleri bu yeni alanda başarılı bir biçimde varlıklarını devam ettirmekteler. Bu yeni duruma uyum, ülkemizde yaygın medya için söylenebilirse de yerel yayın yapan yazılı medya işletmeleri bu duruma pek de ayak uyduramadıkları görülmekte.
Yazılı medya kuruluşları geleneksel olanla yeni olan arasında gel-gitler yaşarken ülkemize özgü birçok olumsuz etken, ülke medyasının içine düştüğü sorunların dünya medyasında yaşanan kriz durumundan ayrışmasına/farklılaşmasına yol açıyor. Ülkemizde yazılı basının, genel olarak medyanın karşılaştıkları sorunları diğer ülkelerin medya kuruluşlarının karşılaştığı sorunlardan ayrıştıran en önemli faktör olarak ülkenin, içinde bulunduğu ekonomik politik yapı ve siyasi durumu gösterebiliriz.
Ülkenin son dönemde içine girdiği ekonomik kriz yazılı basını bugünlerde en çok etkileyen faktörlerin ilk sırasında yer almaktadır. Özellikle doların kontrolsüz yükselişi ve kâğıt fiyatlarında yarattığı artış kurumların karşısına ciddi finansal sorun olarak çıkmakta. Buna dünya piyasalarında selüloza gelen zamlar da ilave edildiğinde, basılı medya kurumlarının kâğıt temin etmeleri neredeyse imkânsız bir hal almıştır. Finansal problem yaşayan yerel medya ise bu durumdan en çok etkilenen basın kuruluşlarının başında gelmektedir.
Bir diğer farklılaşan sorun ise özgürlüklerle ilgili. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün 2021 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde Türkiye 180 ülke arasında 153’üncü sırada yer almakta. Yıllara göre endekse bakıldığında, endeksin ilk kez yayımlandığı 2002 yılında 99’uncu sırada yer alan Türkiye, 2016’da 151, 2017’de 155, 2018 ve 2019’da 157, 2020’de ise 154’üncü sırada yer aldığı, bu alanda her geçen yıl biraz daha geriye gidildiği görülecektir. 2021 yılında basın özgürlüğü alanında bir basamak ilerlememizdeki etken Belarus’un seçim sonrası muhaliflere karşı giriştiği baskıcı uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Yoksa ülkemizde basın özgürlüğü alanında gelişen olumlu havadan kaynaklanan bir durum değildir.
Bir diğer sorun ise ülke medyasının hemen her konuda ikiye bölünmüşlüğüdür. İktidara yakın medya ve muhalif medya olarak iki farklı yapıya bölünen ülke medyasında haber büyük oranda dezenformasyona uğramakta; haber, kitleleri manipüle etmenin bir aracı olarak görülmektedir. Kamu adına bireyin özgürce doğru haber alma hakkından uzaklaşan medya, iktidarın icraatlarını topluma kabul ettirmenin bir aracına dönüşmüş, bu ise medyaya karşı bir güven problemi yaratmıştır. Güven problemi yaşayan birey medyadan uzaklaşmakta sosyal medya alanlarına yönelmektedir.
Sonuç olarak ülkemizde yazılı basın başta olmak üzere genel ifadeyle medya, ekonomik krizin etkilerini, -dövizdeki artış- kâğıt fiyatları ve diğer girdilerdeki aşırı yükselmeye bağlı olarak iliklerine kadar hissetmesine rağmen, ülkenin ekonomik politik yapısı ve siyasi konjonktürden kaynaklanan nedenlerden dolayı hem ekonomik hem de özgürlükler alanında birçok sorunla karşı karşıya yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır.